4.08.2011

Değişmeyen Gerçek

İslamiyette “Dinde zorlama yoktur.” şeklinde ifade edilen vicdan hürriyeti, hiçbir zaman, kişinin hürriyeti dilediği gibi iman esaslarını değiştirerek kabul etmesi veya ibadet, veya ahlak alanında istediği değişikliği yapabilmesi manasına gelmez. Allahu Teala, peygamber göndermek ve kitap indirmek suretiyle insanlara doğru yolu, eğri yolu, iyiyi, kötüyü, doğruyu ve yanlışı göstermiştir. İradesine sahip olan insanoğlu, isterse doğruyu, isterse yanlışı tercih eder. Fakat, doğruyu: İslamı tercih ettiği takdirde, onu Allah'dan geldiği ve Peygamberin taalluk ettiği şekilde kabul etmeye mecburdur. Bu İlahi sınır içine giren kimse, hisleri, şahsi fikirleri ve menfaatleriyle değil, Allah'ın emrettiği, Elçisinin kurduğu nizam içinde hareket etmelidir. Denebilir ki, bugün Türkiye'de, hemen herkesin tartıştığı konulardan biri DİN konusudur. Bizde bir fizikçi, bir matematikçi, bir sosyolog... konularına giren ilimlere dair şimdiye kadar ispat edilmiş kanunlara ve ileriye sürülmüş nazariyelere (görüş ve teorilere) aykırı, mesnedsiz (dayanaksız) bir söz söyleyemiyor ama, Allah'ın koymuş olduğu mukaddes din hakkında hemen herkes bir mücahid (eylemci/savaşçı) gibi hükümler vermeye kalkışıyorlar. Zaman zaman basında, şurada burada, dinin en yüce kesin konularının tenkid edildiğini (eleştirildiğini) ve halkın diline düşürüldüğünü görmekteyiz.

Bütün bunlar, dini istismar etmek, onu fanilerin hislerine ve şahsi fikirlerine göre değiştirmek, ferd ve zümre menfaatlerine alet etmekistemektedirler. Bu hareketler, din düşmanları, cahil münafıklar, siyonistler ve komünistler tarafından Yüce Allah'ın son dini İslamiyet'i kundaklamaktır. Allah onlara, o zalimlere, o din düşmanlarına fırsat vermeyecektir. Onlar söndürmek için üfledikçe, bu yüce hak din daha da parlayacaktır. Bu mukaddes dinimiz, hiç leke konmayan, konamayan bir varlığımızdır. O'nu canımızla, başımızla korumaya çalışacağız. O'nun bütün emirlerini yerine getirerek Allah'ın rızasına ve likasına kavuşacağız. O'nun sevgili habibi Resulü Ekrem'in şefaati uzmasına (en büyük şefaatine) kavuşmayı canı gönülden arzulamaktayız.

Gayret bizden, tevfik Allah'dandır.